Bazı insanlar yorgun doğar. İlk duydukları cümlelerden birisidir “ yaşına göre çok olgunsun”. Ne kadar da iltifat görünen bir hakaret oysa…
Yorgun doğanların gözleri bebeklikten kırışıktır, ferlerini
erken kaybederler. Hıçkırarak ağlamaz, “of” çekerler. Yetişkin çocuklardır.
Oyuncak için ağlamaz, suyu az kullanır, boşa yanan ampulleri kapatırlar. Çok iyi
çocuklardır yorgun doğanlar.
Yorgun doğanların elleri buruşuk, biraz da katıcadır.
Fiziksel işler yapmasalar da öyledir. Sebebi yok. Önceki yaşamlarının
yorgunluğu mu, on ömre yetecek sınanmanın bedeli mi bilinmez.
Yorgun doğanlar, anlatmaktan vazgeçeli epey zaman olmuştur,
dinlemeyi bırakalıysa biraz. Tahammül etmeleri zordur.
Yorgun doğanlar, tırnaklarındaki soyulmuş ojelere aldırmadan
sigaralarından bir nefes çekerler ve gözyaşları kalplerine süzülür. Bununla
ilgili de bir hikaye vardı ama… yorgunlar işte.
Yorgun doğanlar yalnız yaşamakta, çalışmakta ve yeni
ortamlara ayak uydurmakta zorlanmazlar. Ne fark eder ki? Hem gecelerden,
karanlık sokaklardan, sarhoşlardan falan da korkmazlar. Olacaklar olmuştur
zaten.
Yorgun doğanların kariyer hedefleri yoktur, “bir şey” olmak
için çok geçtir. Kaç yaşında olduklarının bir önemi yok. Her şey “bu saatten
sonradır” onlar için.
Dedim ya, olacaklar olmuştur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder