Hiçbir
şey seninle sonsuza kadar gelmeyecek. Çok sevdiğin bir şarkıyı bir daha
dinleyemeyeceksin. Çok sevdiğin bir yazarı bir daha okuyamayacaksın. Çok
sevdiğin dostlarınla bir daha görüşemeyeceksin. O çok sevdiğin insanı,
hayatının anlamını, bir daha göremeyeceksin. Öyle bir an gelecek ki, onu bir
daha sevemeyeceksin.
"Dostluklar,
aşklar ebedi kalır." saçmalıklarını boşver sen. Yaşadığın o unutulmaz
anlar var ya, o anlar bir anda yok olacak. Sevdiğin kadını hiç tanımamış, hiç
sevmemiş olacaksın. Aşklar bitecek. O çok önem verdiğin dostluklar bitecek.
Hiçbir şeye değişmem dediğin o ailen bile bir anda seni terk edip gidecek, eğer
önce sen onları terk etmezsen... Dünyalar güzeli bir kızın olacak, bir gülüşü için her şeyi yapabileceğin bir oğlun olacak, koşulsuz seveceğin evlatların
olacak ve onları bir anda unutacaksın.
Hayır, alzheimer falan değilsin sen. Şu an sadece hayatın gerçekleriyle yüzleşiyorsun.
Muhtemelen sağlığın yerinde ve bu satırları okuduktan sonra aklına estikçe,
efkarlandıkça tekrar tekrar gelip bu yazıyı baştan okuyacaksın. Okudukça da
beni daha iyi anlamaya başlayacaksın.
Her
şeyin sonu var dostum, her şeyin... En güzel şeyler bile bir anda son bulacak
bir potansiyele sahip. Sevdiğin her şeyi kaybedeceğini, okudukça daha iyi anlıyorsun ve kızgınlığın daha da artıyor. Keşke bu yazıyı yazmak dışında
elimden bir şey gelse...
Tembellik
edip de izlemek için uyanmadığın o gün doğumu var ya, onu yarın sabah izlesen
iyi edersin. Kızıp, kırılıp da küstüğün dostlarına gidip sarılsan iyi edersin.
Hayatını güzelleştiren o kadın var ya, ne olursa olsun, HER NE OLURSA OLSUN,
BİR DAHA BIRAKMA ONUN ELİNİ. Bu yazıyı okuduktan sonra onun gözlerinden
gözlerini çekmezen iyi edersin. Git ve aileni gör. Sevdiğin kadını da al
yanına. Tanıştır onlarla. Bu kadın benim hayatımın anlamı de, bu kadın benim
her şeyim de. İnsanlara, onları ne kadar sevdiğini hissettir elinden geldiğince.
Dünyaya
veda et demiyorum sana, sadece yapman gerekenleri yap. Şu an içinden gelmiyor
olabilir, ama belki de bir daha fırsatın olmayacak, sevdiklerine seni seviyorum
demek için bir şansın daha olmayacak...
Sevdiğin, sevmediğin, hakkında hiçbir şey
hissetmediğin, varlığını bile bilmediğin her şey bir anda uçup gidecek.
Hislerini de kaybedeceksin, anılarını da. Güneşin doğuşunu kaçırmanın o
pişmanlığı bile seninle beraber toprak olacak. Pişmanlıkların, aşkların,
nefretlerin... Her şeyin bir anda toprak tarafından kemirilmeye başlayacak.
Evet, dostum. Sen öleceksin. Sonunda ne olduğunu bilmediğin bir karanlığın
içine gömüleceksin ve yavaş yavaş çürüyeceksin. Aşkların kemirilecek toprak
altında, ve hayattayken vermek için uğraştığın birkaç kiloyu, orada hiçbir şey
yapmadan vereceksin. Zamanında egzersiz yaparak acıttığın o karın kasların
zamanla toprağa karışacak ve sen hiçbir şey hissedemeyeceksin.
Bu yazıyı
yazdığım için, senin bunu okumana neden olduğum için üzgünüm. Hayatının
anlamsız bir oyun olduğunu anlattığım için belki şu an kızgınsın bana ama;
yavaş yavaş bana hak vereceksin. Son olarak, bunların tam aksine, umut verici
bir gerçek vereyim sana; bir gün gelecek, bu yazıyı okuduğunu da
unutacaksın...
Yaza Mazar