"Nasıl özledim bir bilsen abi. Rakıdan da değil bak,
hâlâ ayığım ben. Zaten iki duble içtik daha. Çok özledim, iki duble içmeden
önce de çok özlemiştim ama söyleyemiyordum. Şimdi söyleyebiliyorum; çok
özledim."
"İki dublede bana anlatmaya başladıysan, şişenin
sonunda ararsın sen bu hatunu birader."
"Sakın izin verme bak bana. Aramayayım."
"Sen bilirsin hacı, engel ol dersen olurum. Hadi
vur..."
Boşalıp
boşalıp dolan bardaklar, söylenip söylenip susulan şarkılar, özlenip özlenip aranmayan
aşklar... Gece aşağı yukarı böyleydi. İçtik, dertleştik, sessizliğe daldık,
geçmişi andık, geçmişe lanetler yağdırdık. Önce Levent'i bıraktım eve, sonra
kendi evime doğru yola koyuldum. Ara sokaktan hızlıca çıkan bir arabayla burun
buruna geldik, araçlardan inip tartışmaya başladık. Kafam iyi, dertlenmişim,
etrafımdaki her şeye sinirliyim. Öyle olunca dayanamadım tabii.
"Sen ne cesaret o kadar hızlı çıkıyorsun aradan
lan?"
"Sen de farlarını yakaydın kardeş, ninja gibi
ilerliyorsun yolda. Senin de hatan var."
"O farın ampullerini senin götüne sokar bir bir
yakarım, sikik sikik konuşma benimle."
"Lan küfürlü küfürlü konuşma amına korum senin!"
İngiliz
anahtarını kapıp adama doğru yürümeye başladım. Nasıl sinirliyim, elime
geçirirsem oraya beynini dökeceğim herifin. Tam üzerine gidiyordumu ki, gürültümüze
gelen dört genç bizi ayırdı. Biri omuzlarıma sarılıp beni geri çekti, diğeri
elimdeki anahtarı aldı. Spor yapıyor herhalde ibneler, kolumu bile kaldıramadım
sarıldığı zaman. Ne olduysa o sırada oldu. Karşıdaki sığır tekrar küfretmeye
başladı.
"Senin ağzını yüzünü sikeceğim görürsün sen! Senin
amını yolunu sikeyim ben! Senin geçmişini sikeyim ben!"
"Senin
geçmişini sikeyim ben." dedi bana. Üstelik sonunda ünlem vardı. Benim
dışımda kimse benim geçmişimi sikemez. Benim dışımda birisi benim geçmişimi
sikmeye yeltenirse, bedelini ödetirim.
Hiçbir
şey olmamış gibi arabaya döndüm. O puşt da bindi arabasına, gidiyor.
Çalıştırdım arabayı, yazıldım peşine. Üç sokak sonra karanlıkta kestim önünü.
Arabadan indim, o da indi. Bu sefer ne anahtar var elimde, ne başka bir şey.
Ellerimle parçalayacağım suratını. Üzerine yürüdüm, yumruk atmamı bekliyordu,
tekmeyle arabaya yapıştırdım elemanı. Arkasından sağ elimin en sivri
kemiklerini çenesiyle birleştirdim. Kesmedi, solla kulağına vurdum. Daha devam
ediyordum ki, telefon çaldı. Normalde olsa hiç umursamadan adamı yumruklamaya
devam ederdim, ama bu başkaydı. Bu zil sesi onun aramalarında çalıyordu sadece.
Adamı orada bırakıp telefonu açtım.
"Özgür, beni aramışsın. Kötü bir şey mi oldu, neden
aradın bu saatte?"
"Ben seni aramadım ya. Aradım mı?"
"Evet, arama kaydında adın yazıyor. Neredesin sen, yine
mi içtin?"
"Ha, aradım ben seni. Tamam aradım, doğru. İçtim, içtim
de konu o değil."
"Ne beklenir ki senden zaten? Hâlâ aynısın. Artık bir
şey diyemiyorum sana."
"Ya dur da dinle."
"Ne diyorsun, çabuk ol, balkondayım, içeri
gireceğim."
"Çok özledim ben seni."
"İçeri geçmem lazım. Dikkat et. İyi geceler."
"Kapatma! Yarın buluşalım mı? Şu çok sevdiğin kafeye
gideriz istersen, eskisi gibi. Kafeye gitmek istemiyorsan sahilde dolaşalım,
açık hava hem, iyi gelir?"
"Özgür, bırak peşimi artık. Biz seninle ayrıldık. O
saydıklarının hepsi geçmişte kaldı."
"Geçmişte falan kalmadı! Geçmiş geçmedi bende Ezgi! Geçmedi.
Geçmiş yok bende! Tüm insanlar için açılan o 'geçmiş klasörünü' sildim attım
ben. İçindekileri de 'şimdiki zaman' klasörüne kopyaladım. Geçmiş yok bende.
Geçmiş de sensin, şimdiki zaman da sensin, gelecek de sensin benim için! Böyle
yapma bana."
"Özgür sarhoşsun, tamam, yarın ayıldığın zaman
konuşalım. Ayılırsan tabii..."
Kapattı
telefonu. Dur dememe bile izin vermeden kapattı. Dur deyip iki saniye daha
bekletip "seni seviyorum" diyecektim sadece. Kapattı...
"Ne o? Sevgilin de mi terk etti seni?"
"Lan bi' siktir git be. Bin arabana da siktir git
evine."
"Gideceğim zaten. Benlik bir şey kalmadı burada. Benim
atacağım dayağı hatun attı sana herhalde. İyi de bağlamış seni kendine yalnız, benim yerime sikiverdi senin geçmişini."
Bardak
burada taştı. Özgür Cameli'nin geçmişini sadece Özgür Cameli sikebilir. Özgür
Cameli'nin geçmişine saldırı varsa, saldıran şahıs gerekli cezayı alır. Her
yerde yazar, her Türk vatandaşı bilir bunu. Edepsizin biri sınırları aşıp
geçmişime küfür ediyorsa, cezasını da çeker. Torpido gözündeki silahımı
çıkardım, bir el adamın ciğerine sıktım. Ölmeyecekti. En azından bir buçuk iki
dakika daha vakti vardı. Yanına geçtim, oturdum.
"Bana 'geçmişini sikeyim-geçmişini sikti' dedin
ya..."
Bir
silah sesinden daha sonra ciğerimden boşalan havayı ve kanı izledim. Değişik
bir hissi vardı. Uyuşukluk gibi. Acı gibi, ağrı gibi. Çok da kötü değildi.
Acıyordu; ama ben en kötüsünü atlatmıştım zaten. Güçlükle de olsa konuşmaya
devam ettim:
" Benim geçmişimi kimse sikemez... Benim dışımda!"
Yaza Mazar