28 Ekim 2014 Salı

HİÇ AĞZIN YANMAMIŞ GİBİ

               Bacaklarımın arasında bir yangın var sanki.bir şey doğuruyormuşum gibi. İçimden bir şey beni yırtıyor…
               Davulun ritmik sesi odaklanmamı sağlıyor ve acıdan bir nebze uzaklaşabiliyorum. Yalnızken acı çekmek daha zor. Vurulmuş da avcının gelip onu bulmasını bekleyen bir domuz gibiyim, acıyla soluyorum.
               Beni böyle acıtanın ne olduğunu bilmek isterdim. Kimin ya da neyin iyi geleceğini. Çok dokunulmuşluk olamayacağına göre dokunulmamışlık mı? Ya da sosyalliğe duyduğum nefret mi bunu yapan?
               İnsanların her kafaları estiğinde beni arayabileceklerini sanmaları,onları destekleyeceğimi sanmaları,beni iyi biri sanmaları,onları sevdiğimi sanmaları ve en kötüsü de kendilerini doğru anlattıklarını sanmaları…
               Onlara şunu demek istiyorum; kendimi sevmiyor olmam sizi seviyor olduğum anlamına gelmez.alkolü sevdiğim anlamına gelir.
  
               Botlarımı yere sert sert vurarak uzaklaşmak istiyorum. Kendimi herhangi bir yere giden herhangi bir araca atmak.Ne olduğu ya da nereye gittiği önemli değil. Hiç bir zaman da olmadı. Ben evimi yollarda buldum.
             
 Doğ artık, Doğ!                                        

                                                                                                    Bukalemun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder