Her
halini gördüm senin. Her bakışını biliyorum. Gözlerinin içine bakarak ne
hisettiğini anlayabiliyorum. Kızgın bakışını, hüzünlü bakışını, sevgi dolu
bakışını ve aşık bakışını...
Gel gör
ki; sen yoksun.
Güneş
doğuyor. Yeni bir gün başlayacak. Sabah olacak, alnından öperek kalkacağım
yataktan; balkondaki daktilomun başına geçeceğim. Uyanır uyanmaz yanıma gelip,
yanaklarımdan öperek tüm sevgini hissetireceksin bana. Uykudan yeni uyanmış
yüzüne, gözlerine, yanaklarına, kulaklarına aşk türküleri söyleyeceğim.
Günaydın hayatım, günaydın sevgilim...
Gel gör
ki; sen yoksun.
Eve
geldiğimde, daha kapıdayken alacağım o huzur dolu kokunu. İçeri girip
sarılacağım beline. Yemek yeyip, günümüzü anlatacağız birbirimize. Her gün aynı
şeyleri yapmış olsak bile, birbirimizi sıkılmadan dinleyeceğiz. Her gün aynı
şeyleri yapmış olsan bile, ben seni sıkılmadan dinleyeceğim. Her zamanki
merakımla, ve her zamanki ilgimle ve her zamanki aşkımla bakacağım yüzüne. Tüm
sıkıntılarımı bir gülüşünle unutacağım. Her gün olduğu gibi; yine, yeniden aşık
olacağım sana.
Gel gör
ki; sen yoksun.
...
Sabah
oluyor, öğlen oluyor. Yastığının boşluğundaki sigaramı alıp yakıyorum. Eskiden
telefonunu koyduğun yere, önceki geceden koyup unuttuğum viski şişesini alıp
kafama dikiyorum. Balkona çıkıyorum, daktilomun başına. Yazamıyorum. Gözüm
balkon kapısında. Gözüm yatak odasından balkona uzanan yolda. Belki hala
buradasındır, belki de o araba başka birine çarpmıştır diye alçak bir umutla
bekliyorum seni. Yine gelir de yanaklarımdan öpersin belki diye. Saatler
geçiyor. Bir paket, iki paket... Bir şişe, iki şişe... Gözüm yolunda. Gel de
gün aydın olsun hayatım, gel de gün aydın olsun sevgilim.
Gel gör
ki; sen yoksun...
Yaza Mazar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder