Yeşilliktir,
ormandır, doğadır insanın yaşam alanı. Lüksüne kanıp kapandığımız o büyük camlı
evler; ağrılara iyi geldiği söylenen aşırı konforlu yataklar, kaz tüyü yastıklar hapishanedir bizim için. Mesai
saatlerinde, nefret edilen patronun kıçını yalamak; geri kalan tüm zamanda yine
aynı adama sövmek değildir asıl görevimiz. Bizim asıl görevimiz hayatta
kalmaktır.
Doğada
nasıl göründüğünün bir önemi yoktur. Üzerindeki kıyafetlerin markasının,
kolundaki saatin, şehirde aldığın maaşın hiçbir önemi yoktur. Sadece güçlü olup
hayatta kalmaya çalışırsın. Yemek tabağının markası Kütahya Porselen olmasa da
olur burada. Sahip olduğun eşyaların fiyatı önemli değildir.
Bugünü
atlattın mı? Hâlâ hayatta mısın? Karnın tok mu? Yatacak yerin var mı? Kafan
rahat mı? Tamam. Başka bir şeyin önemi yok burada. Zaten çirkin olan
hayatlarımızı, koca şehirler kurarak niye iğrençleştirmeye çalışıyoruz? Tüm
gösterişin seninle olsun sevgisiz şehir, ben doğada mutluyum.
Yaza Mazar
Bu yazı Iphone 6 ile yazıldı.
bana bir into the wild havası yaşattın...sadece genel olarak daha az didaktik olmanı önermem mümkün.:)
YanıtlaSil