Yokluğunda
neler değişti anlatmak istiyorum sana. Kurduğum cümleler, anlattığım hikâyeler
yokluğunu anlatmaya yetmeyecek ama elimden geldiğince deneyeceğim. Sensiz çok
uzun bir zaman geçirdim, sen de bensiz çok uzun bir zaman geçirdin. Bu
gelişigüzel kurulmuş cümlelerimi umarım beğenirsin.
Biriyle
tanıştım, bir şekilde bulduk birbirimizi. Anlaşmadık desem yalan olur, hatta
bir ara o kadar iyi geldi ki bana, seni eskisi kadar düşünmemeye başladım.
Böyle söylememe aldırma, çünkü beynimin içinde bir yerlerde hep sen vardın.
Beynime gönderilen her kan damlası önce senin yokluğundan geçti sen yokken. Her
şeyi sen yokmuşsun gibi hesap edip düşünmeye başladım. Sen yoktun. Sen yokken
ne yapmalıydım? Nasıl davranmalıydım? Götü başı dağıtmalı mıydım? Bunlar bütün
düşüncelerden önce işlendi beynimin içinde. Aptalım ya, uygulayamadım...
İlk
zamanlar o kadar kötü geçti ki; sana anlatabileceğim bir şey bulamıyorum. Ölü
gibiydim çünkü. Cansız bedenim alınmış, taşınmış, ve kilolarca toprağın altına
bırakılmış gibi hissediyordum. Konuşamadım, yiyemedim, ağlayamadım. Bol bol
içtim. Ağlayamadım dediğime bakma sen, ağladım aslında. Sigaraya başladım
hatta. Nasıl oldu bilmiyorum.
Nefret
ettiğim her şeyi kendime dahil etmeye başladım sen gidince. Her şeyin suçlusu
benmişim gibi hissettim, hâlâ da hissediyorum aslında. Keşke senin için daha
iyi bir dost olsaydım diyorum. Keşke seni daha iyi anlayabilseydim. Keşke korkmasaydım
birinin sana zarar verebileceğinden ve keşke beraber dolaşabilseydik dışarıda
özgürce. Keşke en azından bir kez daha izleyebilseydim çimlerde koşuşunu.
Gözlerime bakışını, su içişini, balkonda kaldığında ağlayışını bile keşke bir
kez daha görüp duyabilseydim... Keşke zengin bir orospu çocuğu olsaydım da
tedavi ettirebilseydim seni. Kendimi ne kadar boktan hissediyorken yazıyorum
bunları sana, anlatamam.
Sana
anlatamayacağım o kadar çok şey var ki... Yokluğunda ben de yok oldum. Senin
gidişinle tüm umutlarım gitti sanki. Hayata bakışım değişti. Hayata bakmadım.
Hiçbir şey umrumda değildi. Ölsem ne değişirdi diyordum kendime. Hatta ölüm
daha yakın gelmeye başlamıştı bana hayattan. Ateist ben, ölümden sonraki yaşama
inanıp seni görme hayalleriyle kendimi öldürmek istedim. Hiçbir boku
beceremediğimi biliyorsun, onu da beceremedim. Oturup ağladım sadece. Beş ay
boyunca gizli gizli ağladım.
Nisandı
gittiğinde. Mart'ta, finallere çalışıp notları düzeltirim diyordum. Sen gidince
sınıfta kaldım. Hayır, sana atmıyorum suçu, suç bende. Benim yüzümden böyle
oldu çünkü. Her şey benim yüzümden oldu. Daha zengin olabilirdim, seni hiç
görmemiş olabilirdim. Sana hiç bağlanmamış olabilirdim. Sikeyim, hiç doğmamış
olabilirdim. Ama düşünüyorum da, iyi ki tanımışım seni. Çünkü sen bana sevmeyi
öğrettin. Bir şeylere koşulsuzca bağlanmayı öğrettin bana, seni ittiğim zaman
yanıma geldiğinde. İçime kapanıp yatağıma gömüldüm ve sen beni o yataktan
çıkarıp oyuna davet ettin ve ben böylece mücadele etmeyi öğrendim hayatla.
Sevdiğim
şeyleri terk etmemem gerektiğini öğrettin bana ve ben bir gecede askeri okulu
bırakıp eve dönme kararı aldım senin sayende. Bu karar hayatım boyunca aldığım
en iyi karardı ve bu kararda senin değil parmağın, kolun vardı. İyi ki girdin
hayatıma ve ben çıkıp tekrar yanına geldim o boktan okuldan. Senin sayende o
kadar harika insanlarla tanıştım ki... Çoğunu tanıyorsun, seviyorsun da... Sen
gittikten sonra çok arkadaşım olmadı zaten. Boş insanlar, boş muhabbetler...
Sikko bir elemanın kaç kilo kaldırabildiğinden bana ne ki?
Götü
göbeği de saldım bu arada. Yemek de değil aslında, daha çok içmeye başladım.
Eskiden 'her gün' olan periyodum sen gittikten sonra 'sekiz saatte bir'e düştü.
Aklıma ne zaman gelsen içiyordum hatta başlarda. O kadar içtim ki, kendimi
tanımadığım zamanlar oldu. Kaç kavgaya girdim, kaç burun kırdım bilmiyorum...
Ayrıca öyle sandığım gibi boş, güçsüz falan da değilmişim ben. Ruh halime de
bağlı olabilir belki ama çoğu kavgadan burnum kanamadan ayrıldım. Neyse,
bunların pek içini açacağını sanmıyorum.
Sonuç
olarak çok sikik bir hayat yaşıyorum yokluğunda. Sadece ben değil, herkes seni
özlüyor. Yerine birilerini bulmaya çalışıyorlar ama kimseyi senin kadar sevemiyorlar.
Ben mi? Başkasını senin kadar seversem o an geri kalan tüm sevdiklerimi
kaybedeyim...
Gitarım
kırıldı, onu da söylemedim bak. Sen gittikten sonra bir iki değişiklik
yapmıştım üzerinde, adını kazıdım üstüne, ben bile sadece sarhoş olduğum günler
okuyabiliyordum. Neyse, gitarın sapıyla gövdesi ayrıldı bildiğin. Telleri iyice
gevşetip bir gün yapıştırırım diye bıraktım köşeye gitarı. Bir haftadır
duruyor. Bir gün yapıştırırım.
Bir
türlü bitiremiyorum yazıyı, her şeyi anlatmak istiyorum sana. Pek çok şey
değişti hayatımızda, bir sürü yeni olay oldu, hayatımıza giren çıkan bir sürü
insan oldu. Şimdi fark ediyorum da hiçbiri umursamamışım sen gittikten sonra.
'Giderse gitsin' dediğim bir sürü iyi insan vardı. Yeni arkadaşlar ediniyordum,
bana yardımcı olmaya çalışıyorlardı ve ben hiçbirini umursamadım.
Yaşamayan
anlamıyor bazı şeyleri. Yaşadım ama geçti diyen de yalancı orospu çocuğudur.
Yaşadıysan o kadar rahat gülemezsin sevgili orospu çocuğu. Sevdiğin bir şeyi
kaybettiysen o kadar mutlu bakamazsın etrafa. Yeni bir gün doğduğunda umutla
uyanmazsın, bir şeylerin eksik olduğunu bilirsin. Kötü şeyler yaşanmış, giden
gitmiş; ama hayatına devam etmesi gerekiyormuş... Bak şu bencil piçe... Buna
benzer benzemez neler neler var, boşver anlatmayayım...
Artık
bitirmem gerekiyor. Sabah olacak. Tekrar yazacağım sana, emin olabilirsin bundan.
Tadı tuzu olmasa da; sensiz devam etmeye çalışacağım yine. İyi ki doğdun
dostum, kardeşim, Zeytin gözlüm... Unutursam seni, beni diri diri gömsünler...
Çok özledim seni, seni çok seviyorum.
Yaza*
*Bu da yeni bak. Blog açtık, takma isim buldum kendime Yaza
diye. Bizden başka bakan yok zaten, yazıyı başkası okumayacak, merak etme.
Buraya kadar gelen varsa helal olsun zaten. O da şu satırdan sonra okumayı
bırakacak bak:
Siktirin gidin lan!
İyi ki doğdun Zeytin gözlü...
Böyle hayatın amına koyayım lan, doğum yaşam ölüm döngüsünün de amına koyayım, parasızlığın, ankara yolunun son otuz kilometresinin ya da içki satmayan otobüs firmalarını amına koyayım,
YanıtlaSiliyi ki doğdun dostum, iyi ki doğdun gözleriyle içimizi eriten kardeşim
Hocam,her yazıda altı çizilecek bir cümle vardır,demişti.yaznın okunmasnı anlamlı kılan.o kadar çokki.ağlatıyordun piç.
YanıtlaSil