Mutluyum
bu aralar. Havam, keyfim yerinde. Dostlarım, sevdiklerim, ihtiyaç
duyacabileceğim herkes yanımda. 'Bir tek sen eksiksin.' diyebileceğim biri de
yok, ne gönlümde, ne de aklımın bir köşesinde. Sahip olmak isteyebileceğim her
şeye sahibim. Şu an gelip dünyayı sana vereceğiz deseler, gayet umursamaz bir tavırla
reddederim her şeyi. Onların olsun bu dünya. Benim dünyam şu an etrafımda.
Büyük
bir yalnızlık çektim ben. Haftalarım, aylarım yalnızlıkla geçti ve sonunda
anlattığım huzuru buldum. Bu huzur için o kadar çok bekledim ki; anlatmaya
kalksam okurken sıkılırsınız. Kışın sabahı bekleyen evsiz gibi bekledim bu
günleri, soğuk bir yalnızlığın içinde. Bugüne gelene kadar çok yıprandım.
Yalnızlıktan emekli olunsa, otuz beş yıl yıpranma payı alırdım.
Gülüyorum,
eğleniyorum... yalan değil bunlar. Ama aklımdan yine bir sürü şey geçiyor. Çok
değil, iki yüz saat sonra tekrar yapayalnız bir adam olacağım. İki yüz saat
sonra, beni kanatlarıyla yukarıya taşıyan sevdiklerim bir anda gidecek ve ben
yine aşağıya, üzerinde kocaman harflerle YALNIZLIK yazan beton zemine çarpacağım.
Öyle sert çarpacağım ki yere; YALNIZLIK kelimesindeki harflerin bütün
boşluklarına mutluluğum akacak. Bu kadar bekleyip biriktirdiğim mutluluğum,
sadece dokuz harfin içini dolduracak ve ben soğuk betonda YALNIZLIK tarafından
bile terk edilmiş bir şekilde oturacağım.
Belki
diyorum, bir ihtimal. Gelir de doldurursun bu boşluğu. Gelip kazırsın YALNIZLIK
üzerindeki mutluluğumu ve tekrar yerleştirirsin kalbimin içine. Belki biraz aşk
koyarsın, ne bileyim. Yaratıcısındır sen, halimden de anlarsın üstelik. Seni
farklı yapan en önemli şeyin de budur belki; beni anlaman. Gelenler hep
gidenler oldu; hiçbiri beni anlamadı çünkü.
Şimdi
sen gel, anlamazsan anlatırım.
Yaza Mazar
3.paragraf çok iyi.bir kaç eski söyleyşe modifiye yapsan harıka olur
YanıtlaSil