4 Şubat 2015 Çarşamba

Lanet Olası Pena

                İçiyorum ve eve dönüyorum. Yol boyunca düşündüğüm tek şey Radiohead'in Creep parçasının akustik versiyonu. Sesim pek iyi olmasa da bu şarkıyı çalmayı seviyorum. Eve gidince ilk işim bu şarkıyı çalmak olacak diyorum, odamın köşesinde duran gitarımı alıyorum; ama her zaman cebimde olan pena, elimi cebime attığımda saklanıyor. Kayıp. Etrafıma bakınıyorum; pena yok.

                Bu eve gelirseniz, evin içinde saklanmış olan onlarca penadan en az birini mutlaka bulursunuz. Evin içinde sürekli pena kaybediyorum çünkü. Koltuk minderlerinin arasında, yatağın altında, çekmecelerimde, boş şişelerin altında, mutfakta, televizyonun üstünde... her yerde pena bulabilirsiniz. Sizin için eve dağılmış bir sürü pena var; ama ben bir şarkı çalmak istiyorum ve bütün penalar ortadan kayboluyor. Hangisini daha çok sevdiğimi bile bilmiyordum üstelik. Hatta hiç düşünmemiştim o penalardan birini sevmeyi. Elime geçeni kullanıyordum sadece. Planet Waves 0.73mm'lerden tut, Jim Dunlop Jazz penasına kadar, hiçbirini sevmeyi düşünmemiştim. Bir iki favorim olmuştu elbet -zaten onları da direk yukarıya yazdım az önce- ama hiçbirini en sevdiğim diyerek yanımda taşımamıştım.

                Odamdan başladım bakınmaya. Kitaplığa baktım, dolaplara, çekmecelere, yatağa, gitar kılıfının içine, hatta kitapların altına bile baktım. Yok, yok oğlu yok... Salona gittim yok, mutfağa baktım yok, banyoda yok, evde bakılabilecek neresi varsa, hepsine baktım ama bir tane pena yok. Birileri penaların kökünü kazımaya çalışmış diye düşündüm. Oğlum Yaza, pena soykırımı oldu ve etrafta müzik yapabilmek için bir tane bile pena kalmadı. Bundan sonra bütün iş, parmaklarına ve tırnaklarına düşüyor. Penasız çalmayı sevmediğini biliyorum; ama artık durum böyle. Alışacaksın bir şekilde. Pena kullanmadan gitar çalmayı sevmeye çalışacaksın. Penasızlığı sevmeye çalışacaksın!

                Bin bir küfür ve anlatamayacağım bir mutsuzlukla gitarımı elime alıyorum, ve bir de ne göreyim; tellerin arasına sıkıştırılmış bir Jim Dunlop 0.73mm! Üstelik en sevdiğim pena bu diyorum kendi kendime ve sonra yine kendime soruyorum:

"Hani bir penayı seveceğini bile düşünmemiştin sen?"

"Düşünmemiştim. Hiç de aklımda yoktu zaten. Sanırım bazı şeyleri ihtiyacın olduğu an bulduğunda direk seviyorsun, hiç sorgulamadan."



Yaza Mazar

1 yorum:

  1. bence şimdiye kadarki en güzel yazın olmuş.pena metaforuna bayıldım.sende hep görmek istediğim o son söz bu sefer tam aradığım gibi belirginha bir de "bu yağmurda en güzel sen gidersin" var.bunu daha fazla kişi okumalı.

    YanıtlaSil