23 Eylül 2017 Cumartesi

Balıklar, Kuşlar, Kelebekler

                Merhaba demek kadar zor bazen bir yazıya başlamak. Sürekli mükemmel başlangıcı tasarlıyorsun kafanda ve sürekli devamını getirecek şekilde uğraşıyorsun bunun için. Tek bir cümle yeterli gelmiyor. Bu bahsettiğim; mükemmel başlangıç. İstiyorsun ki her şey mükemmel olsun. Tek kelimeyle başlayıp devamının kendiliğinden gelmesini beklemek; her şeyi kadere bırakmak ve acımasız sonuçları en başından kabullenmek gibi geliyor sana o anda. İlk kelime mesela; mükemmel olmalı. İlk cümle, ilk paragraf; her şey başından sonuna mükemmel olmalı. Yapan var mı, var. Ben yapamıyorum. Mükemmel başlayıp bitirdiğim her şey bir nefes kadar yaşıyor.

                Madem özendiğim pek çok şey gibi buranın da bokunu çıkardım, kurguyu hikayeyi falan salıp günlük gibi devam edeyim. Yakında tumblr kızı olurum, demedi demeyin.
                Bir durumu, bir anı, bir insanı özel kılan nedir; bunu merak ediyorum şu sıralar. Bir merhaba, içinde ne kadar anlam barındırabilir; bir nefes, kaç dakikalık bir ömür katar hayata veya bir bakış saniyede kaç kanat çırpışı sağlar sağlıklı bir insanın içinde yaşayan o kelebeğe? Ve neden bir anda çalışmaya başlar tüm bu paslanmış mekanizma?

                Çok zamandır yazmıyorum, çok zamandır hissetmiyorum; paragrafları kısa tutmam bu yüzden. Ayrıca dikkatim çok kolay dağılıyor. Madem rahat olacağım; cümleleri de paragrafları da istediğim gibi kurar ve bölerim. Şu sineği yakalarsam belki değişir bir şeyler ama o iş de olacak gibi değil. Banio’nun broşürünü rulo yaptım, sürekli vurmaya çalışıyorum sineğe; rulonun ucu hedefi vurduğu anda gözlerim sineği arıyor fakat sinek çoktan uçup gitmiş oluyor. Acele etmek lazım, bazı şeyler için hızlı olmak lazım. Bir şeyleri hayatından çıkarmak istiyorsan veya hayatına sokmak istiyorsan hızı olman lazım. Bu dünya uyuşukluğu ve yorgunluğu kabul etmiyor. Sonunda kupkuru bir odada, ufacık bir sinekle anlaşmaya çalışırken buluyorsun kendini.

                Kafamda çalan şarkılar beni abartıya sürükleyecek gibi. Samimiyet dedim, salmak dedim, yazı sıçmak dedim. Sözümün arkasında kalıp, okuyucuya hiçbir şey vermeden siktir olup gitmem lazım şimdi. Biz de bilirdik güzel şeyler yazmasını; fakat aptal idik esirgedik bir gönül merhabasını.

                Bu yazı sıçma olayının sonu yok, oturup sabaha kadar yazabilirim ve ne bana bir faydası dokunur ne de okuyan insana. Salıp gitmek en güzeli. Salondaki sehpanın üzerine yatıp yüzüyormuş gibi yaptığım günler geliyor aklıma. Peki büyüdüğümde, uçuyorum sandığım zamanlarda da aslında yerimde mi sayıyordum acaba? Peki her zaman mı böyle güzel bakıyorsun sen?



Yaza Mazar

1 yorum:

  1. Baştan belirteyim ekşi sözlük üye yapmadı buraya yazdım. EKŞİ SÖZLÜK MÜHENDİSLERİNE MEKTUP
    Mühendislik harikası içi sosyal desteğinizi istiyorum.
    Çalışma Dünyayı değiştirecektir.
    Mekaniki teknolojinin üzerine çıkartacak.
    Denizden içme suyu ve elektirik üretip çevreyi koruyacak..

    Büyük sondaj kuleleri
    Sondaj kulesi Avusturalyada yapılması planlanan hava kulesini temel alır.
    1000 metre yükseklik 100 metre çap.
    Kulemiz Güneş enerjisi ile elektirik üretmez.
    Gelişmiş bir sondaj tekniği ile yerkabuğundan 200 derece ısı alarak deniz suyunu buharlaştırarak içme suyu ve elektirik üretir.
    Geliştirilmiş sondaj modeli nedir.
    Sondaj 10 metrelik borularla elmas uçla yapılır.
    Derinlik arttıkça boru eklenir. Elmas uç aşınınca tek tek borular sökülür yeni elmas uç takılır ve sondaj devam eder.
    Bu nedenle yüksek ısının bulunduğu derin yer kabuğu tabakalarına erişmek zor ve maliyetlidir. Kazı yıl sürer.
    Modelim 1000 metrelik sondaj boruları kullanır. 10 000 metrelik verimli derinliğe 10 kademede inilir.
    Üstelik tek bir sondaj kulesinden çok açı ile sondaj yaparak tek noktadan her yöne sondaj olanağı sağlar.
    Hızlı ve ucuz sondaj tekniği ile yerkabuğundan 1000 adet sondajla 10 000 metre derinlikten 200 derece ısı emilir.
    İlk önce deniz suyu buharlaştırılarak su buharı tuz ve altın elde edilir. Denizde altın var.
    Daha sonda su buharı türbinden geçerek elektirik üretir eter dolaşan radyatörlerde dolaştırılarak yoğunlaştırılır. Eter türbinde elektirik üretir son olarak kule tabanında ısısını bırakır. Kule sondaja devam ederken taban ile tavan arasındaki ısı farkı ile eleketirik üretir. Bol ve ucuz elektirik sanayi için devrim getirir. Bakır krom elektirik arkı işsizliği bitrir. Hayven severleri de unutmadım. Bol ucuz elektiriği kullanmanın şartı çalıştırılan her bir işçi için sokaktan köpek kedi beslemektir. Bitmedi mesai yok 2. 3 vardiya işçi çalıştıracaklar. Böylece işsizlik te bitecek.
    Modelimde kule içinde her 50 metrede bir 20 adet dairesel dizili tren rayı vardır. Bu raylarda karşılıklı uzanan 100 metrelik vinçler bulunur. Sondaj takımı bu vinçlere yüklüdür. 100 metre çap sayesinde sondaj borusu taban ile tavan arasında açı verilerek sondaj yapmaya olanak tanır. Bu sayede 360 derece her yöne sondaj yapılır.
    Detay ve çizimleri ayrıca sunacağım. Şimdi kamuoyu ile paylaşılmalı.
    Projem Güneşe bağlı olmadığı için 7 24 ve 50 derece sera değil 200 derece ısı kullandığından 12 kat fazla elektirik üretir. Antalya İzmir de kurulacak iki kule 24 bin mw saat Tuz gölünde kurulacak 10 kule 120 000 mw saat güç üretecektir.
    Mühendislerin destek ve eleştirilerini bekliyorum.
    Kemal beziroğlu turkbitterchocolate.blogspot.com

    YanıtlaSil