Kapıyı tıklattı. Hızlı bir şekilde içeri aldım ve kapattım
kapıyı. Elini tuttum ve salona çektim hemen.
"Gel buraya, seninle bir şey deneyeceğiz. Şu silahı al
eline."
"Orhan ne yapıyorsun? Nereden çıktı bunlar?"
"Sus da beni bir dinle önce. Gerçek silah değil bunlar
zaten. Boncuklu tabanca gibi. Ama oyuncak gibi değil, daha çok acıtıyor.
Neyse... ne diyordum?"
Sehpanın üzerindeki
silahların birini ona verdim, ikincisini kendim aldım.
"Şimdi
birbirimize hiçbir işaret vermeden, aynı anda birbirimizi vuracağız."
Gözleri büyüdü, ne söyleyeceğini bilemedi. Bir iki dakika
saçmaladı, sonra sakinleşti. Silahların boncuklu olduğu yalanı onu biraz olsun
rahatlatmış olmalı ki, mantıklı konuşmaya başladı.
"İyi de bu mümkün değil. Çok zor yani, nasıl getirebiliriz
ki tüm koşulları bir araya? Sen kolunu kaldırıp ateş edeceksin, ben ateş
edeceğim... Üstelik aynı anda..."
"Ben de sana onu diyorum işte! Biz o koşulları bir kez
bir araya getirdik zaten. Ben seni gördüm, sen beni gördün. Birbirimizi gördük
ve aşık olduk! Bunun bir kez gerçekleşme olasılığı bile ne kadar düşük, biliyorsun.
Ne kadar şanssız olduğumuzu da biliyorsun. Zorlamayalım şansımızı, dışarıda
bize başka hayat yok."
"Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun? Hem belki iki gün
sonra biz de kavga edip ayrılacağız, nereden biliyorsun?"
"Haklısın. Evimden çık git, ve bir daha da gelme!"
Birbirlerini kovalayarak uzaklaşan iki bacak. Kapı sesi. Duvardaki
saatin tıkırtısı. Duvara fırlatılan tabanca. Kısa süreli gürültü. Sessizlik.
Yine yalnız kaldım. Başıma gelen en güzel şeyi siktir ettim
az önce. Hiç çabalamadım onun için. O da dünden hazırmış zaten gitmeye, siktir
et. Nasıl siktir edeceğim ama; deli gibi seviyorum? Sevmeyeyim. Sevmiyorum.
Sevmemeliyim. Sevmeseydim keşke hiç. Sevmemiştim zaten. Ne kadar saçma bir
kelime zaten bu sevmek. Yok, yanlışın var. Sevmemek saçma geldi sana. Üst üste
söyledin ve saçma geldi sonunda. Aynısını sevmek için yapsam o da saçma
gelirdi. Dene o zaman. Seveyim. Seviyorum. Sevmeliyim. İyi ki sevmişim. Hâlâ
seviyorum. Bu daha anlamlı oldu sanki. Demiştim sana. Ama ben sevmek
istemiyorum. İstiyorsun. İstemeyeyim. İstemiyorum. İstemiyorum.
"İstemiyorum! İstemiyorum! İstemiyorum!"
Ayak sesi. Bağırış. Silah sesi. Kırılan ayna. Silah sesi.
Kırık ayna parçalarının üzerine boşalan beyin.
Yaza Mazar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder