31 Aralık 2014 Çarşamba

Sikilen Geçmiş Zaman

"Nasıl özledim bir bilsen abi. Rakıdan da değil bak, hâlâ ayığım ben. Zaten iki duble içtik daha. Çok özledim, iki duble içmeden önce de çok özlemiştim ama söyleyemiyordum. Şimdi söyleyebiliyorum; çok özledim."

"İki dublede bana anlatmaya başladıysan, şişenin sonunda ararsın sen bu hatunu birader."

"Sakın izin verme bak bana. Aramayayım."

"Sen bilirsin hacı, engel ol dersen olurum. Hadi vur..."

                Boşalıp boşalıp dolan bardaklar, söylenip söylenip susulan şarkılar, özlenip özlenip aranmayan aşklar... Gece aşağı yukarı böyleydi. İçtik, dertleştik, sessizliğe daldık, geçmişi andık, geçmişe lanetler yağdırdık. Önce Levent'i bıraktım eve, sonra kendi evime doğru yola koyuldum. Ara sokaktan hızlıca çıkan bir arabayla burun buruna geldik, araçlardan inip tartışmaya başladık. Kafam iyi, dertlenmişim, etrafımdaki her şeye sinirliyim. Öyle olunca dayanamadım tabii.

"Sen ne cesaret o kadar hızlı çıkıyorsun aradan lan?"

"Sen de farlarını yakaydın kardeş, ninja gibi ilerliyorsun yolda. Senin de hatan var."

"O farın ampullerini senin götüne sokar bir bir yakarım, sikik sikik konuşma benimle."

"Lan küfürlü küfürlü konuşma amına korum senin!"

                İngiliz anahtarını kapıp adama doğru yürümeye başladım. Nasıl sinirliyim, elime geçirirsem oraya beynini dökeceğim herifin. Tam üzerine gidiyordumu ki, gürültümüze gelen dört genç bizi ayırdı. Biri omuzlarıma sarılıp beni geri çekti, diğeri elimdeki anahtarı aldı. Spor yapıyor herhalde ibneler, kolumu bile kaldıramadım sarıldığı zaman. Ne olduysa o sırada oldu. Karşıdaki sığır tekrar küfretmeye başladı.

"Senin ağzını yüzünü sikeceğim görürsün sen! Senin amını yolunu sikeyim ben! Senin geçmişini sikeyim ben!"

                "Senin geçmişini sikeyim ben." dedi bana. Üstelik sonunda ünlem vardı. Benim dışımda kimse benim geçmişimi sikemez. Benim dışımda birisi benim geçmişimi sikmeye yeltenirse, bedelini ödetirim.

                Hiçbir şey olmamış gibi arabaya döndüm. O puşt da bindi arabasına, gidiyor. Çalıştırdım arabayı, yazıldım peşine. Üç sokak sonra karanlıkta kestim önünü. Arabadan indim, o da indi. Bu sefer ne anahtar var elimde, ne başka bir şey. Ellerimle parçalayacağım suratını. Üzerine yürüdüm, yumruk atmamı bekliyordu, tekmeyle arabaya yapıştırdım elemanı. Arkasından sağ elimin en sivri kemiklerini çenesiyle birleştirdim. Kesmedi, solla kulağına vurdum. Daha devam ediyordum ki, telefon çaldı. Normalde olsa hiç umursamadan adamı yumruklamaya devam ederdim, ama bu başkaydı. Bu zil sesi onun aramalarında çalıyordu sadece. Adamı orada bırakıp telefonu açtım.

"Özgür, beni aramışsın. Kötü bir şey mi oldu, neden aradın bu saatte?"

"Ben seni aramadım ya. Aradım mı?"

"Evet, arama kaydında adın yazıyor. Neredesin sen, yine mi içtin?"

"Ha, aradım ben seni. Tamam aradım, doğru. İçtim, içtim de konu o değil."

"Ne beklenir ki senden zaten? Hâlâ aynısın. Artık bir şey diyemiyorum sana."

"Ya dur da dinle."

"Ne diyorsun, çabuk ol, balkondayım, içeri gireceğim."

"Çok özledim ben seni."

"İçeri geçmem lazım. Dikkat et. İyi geceler."

"Kapatma! Yarın buluşalım mı? Şu çok sevdiğin kafeye gideriz istersen, eskisi gibi. Kafeye gitmek istemiyorsan sahilde dolaşalım, açık hava hem, iyi gelir?"

"Özgür, bırak peşimi artık. Biz seninle ayrıldık. O saydıklarının hepsi geçmişte kaldı."

"Geçmişte falan kalmadı! Geçmiş geçmedi bende Ezgi! Geçmedi. Geçmiş yok bende! Tüm insanlar için açılan o 'geçmiş klasörünü' sildim attım ben. İçindekileri de 'şimdiki zaman' klasörüne kopyaladım. Geçmiş yok bende. Geçmiş de sensin, şimdiki zaman da sensin, gelecek de sensin benim için! Böyle yapma bana."

"Özgür sarhoşsun, tamam, yarın ayıldığın zaman konuşalım. Ayılırsan tabii..."

                Kapattı telefonu. Dur dememe bile izin vermeden kapattı. Dur deyip iki saniye daha bekletip "seni seviyorum" diyecektim sadece. Kapattı...

"Ne o? Sevgilin de mi terk etti seni?"

"Lan bi' siktir git be. Bin arabana da siktir git evine."

"Gideceğim zaten. Benlik bir şey kalmadı burada. Benim atacağım dayağı hatun attı sana herhalde. İyi de bağlamış seni kendine yalnız, benim yerime sikiverdi senin geçmişini."

                Bardak burada taştı. Özgür Cameli'nin geçmişini sadece Özgür Cameli sikebilir. Özgür Cameli'nin geçmişine saldırı varsa, saldıran şahıs gerekli cezayı alır. Her yerde yazar, her Türk vatandaşı bilir bunu. Edepsizin biri sınırları aşıp geçmişime küfür ediyorsa, cezasını da çeker. Torpido gözündeki silahımı çıkardım, bir el adamın ciğerine sıktım. Ölmeyecekti. En azından bir buçuk iki dakika daha vakti vardı. Yanına geçtim, oturdum.

"Bana 'geçmişini sikeyim-geçmişini sikti' dedin ya..."

                Bir silah sesinden daha sonra ciğerimden boşalan havayı ve kanı izledim. Değişik bir hissi vardı. Uyuşukluk gibi. Acı gibi, ağrı gibi. Çok da kötü değildi. Acıyordu; ama ben en kötüsünü atlatmıştım zaten. Güçlükle de olsa konuşmaya devam ettim:

" Benim geçmişimi kimse sikemez... Benim dışımda!"



Yaza Mazar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder